Umut
New member
Ders Planında Güdüleme Ne Yazılır? Eşitlik, Empati ve Katılım Üzerine Düşünceler
Sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle eğitim dünyasında sık sık karşılaştığımız ama çoğu zaman “formalitenin bir satırı” gibi görülen bir konuyu konuşalım istedim: ders planında güdüleme.
Yani, o meşhur bölüm var ya; “öğrenciyi derse hazırlamak, ilgisini çekmek, öğrenmeye motive etmek” kısmı... İşte orada yazan birkaç cümle aslında eğitim anlayışımızın, toplumsal değerlerimizin ve bakış açımızın aynasıdır.
Bu başlıkta konuyu sadece “öğretim tekniği” olarak değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden ele almak istiyorum. Çünkü bir öğretmenin derse nasıl başladığı, öğrenciye nasıl seslendiği, hangi hikâyeyi örnek verdiği bile toplumda kimin “duyulduğunu” ve kimin “görmezden gelindiğini” belirler.
---
Güdüleme: Öğretmenin Kalpten Başlayan Mesajı
Bir ders planında “güdüleme” bölümü genellikle şunun gibi yazılır:
> “Derse öğrencilerin dikkatini çekecek bir soru sorularak başlanır.”
> “Konuya ilişkin kısa bir video izletilir.”
> “Günlük yaşamdan örnek verilerek konuya giriş yapılır.”
Ama asıl mesele şu: Hangi örnek? Kimin hikâyesi? Kimin sesiyle?
Eğer öğretmen sınıfta yalnızca belli bir kültürün, cinsiyetin ya da bakış açısının örneklerini paylaşıyorsa, o zaman “güdüleme” artık motivasyon değil, dışlama aracına dönüşebilir.
Güdüleme, öğrenciyi “öğrenmeye çağırma biçimidir.”
Ama bu çağrı, herkese açık mı?
Bir kız öğrenci, bir engelli birey, farklı bir inançtan gelen çocuk da o çağrıda kendini bulabiliyor mu?
İşte toplumsal adalet burada devreye giriyor.
---
Kadınların Empatik Güdülemesi: Kalbe Dokunan Bir Başlangıç
Kadın öğretmenler (elbette genelleme yapmadan konuşuyorum) genellikle güdüleme kısmında empatiyi, ilişkileri ve duygusal bağ kurmayı merkeze alıyorlar.
Örneğin bir kadın öğretmen “doğa sevgisi” konulu bir derse şöyle başlayabiliyor:
> “Bir ağacın da bizim gibi yaşama hakkı olduğunu hiç düşündünüz mü?”
Bu cümle, sadece bir derse giriş değil, aynı zamanda duyarlılık aşılayan bir mesajdır.
Empati temelli güdüleme, öğrenciyi hem öğrenmeye hem de anlamaya yönlendirir.
Bu yaklaşımda “başarılı olmak” kadar “anlamlı hissetmek” de önemlidir.
Birçok kadın öğretmen sınıfta güvenli bir alan yaratmayı, öğrencinin “ben de varım” diyebilmesini sağlamayı güdülemenin merkezine koyar.
Bu da eğitimde çeşitlilik ve kapsayıcılığın en doğal yollarından biridir.
---
Erkeklerin Analitik Güdülemesi: Zihinle Kurulan Bağ
Erkek öğretmenlerin güdüleme yaklaşımı ise genellikle çözüm odaklı, stratejik ve analitik bir çizgi taşır.
Örneğin bir fen dersi öğretmeni şöyle diyebilir:
> “Bugün basit bir mıknatısla, dünya tarihini değiştiren bir buluşu anlayacağız.”
Bu tür bir giriş öğrencinin zihinsel merakını uyandırır, başarı ve çözüm duygusunu tetikler.
Erkek öğretmenler sıklıkla hedefi net belirler: “Bugün şu sorunu çözeceğiz, şu beceriyi kazanacağız.”
Bu, öğrenciye bir yön duygusu kazandırır.
Ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir eğitim ortamında bu yaklaşımın da duygusal zekâyla harmanlanması gerekir.
Yani analitik düşünceyle empatik duyarlılığın birleştiği bir “mix gaz” (bir önceki forum konumuza göz kırparak söylüyorum
) oluşturmak, eğitimde gerçek dengeyi sağlar.
---
Çeşitlilik: Herkesin Farklı Şekilde Motive Olduğu Gerçeği
Bir sınıfta herkes aynı sebeple motive olmaz.
Kimi öğrenci başarıyla güdülenir, kimi takdir edilmekle, kimi bağ kurmakla, kimi de kendini ifade edebilmekle.
O yüzden ders planında güdüleme kısmı sadece “ilginç bir etkinlik” değil, aynı zamanda “herkese dokunma çabası” olmalıdır.
Bir öğretmen şu soruları kendine sormalıdır:
- Bu örnek erkek öğrencileri mi motive ediyor, yoksa kız öğrencileri dışarıda mı bırakıyor?
- Kullandığım hikâye, farklı kültürleri temsil ediyor mu?
- Sınıfta kimler konuşabiliyor, kimler sessiz kalıyor?
Bu farkındalıklar olmadan yapılan güdüleme, sadece bilgiye değil, önyargıya da güç verir.
---
Sosyal Adalet Perspektifiyle Güdüleme
Sosyal adalet temelli bir güdüleme, öğrencinin dünyayı sadece “öğrenmek” için değil, dönüştürmek için anlamasına yol açar.
Mesela bir matematik öğretmeni oran-orantı anlatırken şöyle diyebilir:
> “Bugün sayılarla adaleti tartışalım. Bir ülkede kaynakların nasıl dağıldığını anlamak da orantıdır.”
Bir tarih öğretmeni şöyle diyebilir:
> “Bugün geçmişteki eşitsizlikleri öğrenmek, gelecekte adil kararlar alabilmemiz için önemli.”
Güdüleme, böyle yapıldığında artık sadece “derse giriş” değildir; yaşamla bağ kurma biçimidir.
Bu, öğrenciyi yalnızca bilgiye değil, vicdana da yönlendirir.
---
Güdüleme Yazarken: Duyarlılık Rehberi
Bir öğretmen olarak ders planında güdüleme yazarken şunlara dikkat etmek fark yaratır:
1. Cinsiyet kalıplarından kaçın: “Erkekler mantıklıdır, kızlar duygusaldır” gibi klişelerden uzak dur.
2. Farklı kültürleri görünür kıl: Örneklerde tek bir yaşam tarzı ya da kimliği merkeze alma.
3. Empati kurdur: Konuya sadece bilgi değil, insani bir bağ üzerinden giriş yap.
4. Eşit katılımı teşvik et: Soruları herkese yönelt, sadece yüksek seslileri değil, sessiz düşünenleri de dahil et.
5. Adalet duygusunu hissettir: Öğrenmenin herkes için bir hak olduğunu hatırlat.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Güdüleme Cümleniz Ne Olurdu?
Sevgili forumdaşlar,
Bir ders planı hazırladığınızı düşünün. Konu önemli değil; ister fizik olsun ister felsefe.
Peki güdüleme kısmına ne yazardınız?
Öğrencilerin kalbine mi dokunurdunuz, merak duygusuna mı, yoksa adalet hissine mi?
Belki de en iyi güdüleme, yazılan bir cümlede değil, öğretmenin tavrında gizlidir.
Sınıfa “hoş geldiniz” derken bile bir insanın dünyaya bakışını değiştirebilirsiniz.
Sizce güdüleme sadece bir öğretim aracı mıdır, yoksa toplumsal dönüşümün küçük ama güçlü bir kıvılcımı mı?
Hadi, kendi “güdüleme” örneklerinizi paylaşın —
belki hep birlikte daha adil, daha empatik ve daha ilham verici bir eğitim anlayışı oluştururuz.
Sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle eğitim dünyasında sık sık karşılaştığımız ama çoğu zaman “formalitenin bir satırı” gibi görülen bir konuyu konuşalım istedim: ders planında güdüleme.
Yani, o meşhur bölüm var ya; “öğrenciyi derse hazırlamak, ilgisini çekmek, öğrenmeye motive etmek” kısmı... İşte orada yazan birkaç cümle aslında eğitim anlayışımızın, toplumsal değerlerimizin ve bakış açımızın aynasıdır.
Bu başlıkta konuyu sadece “öğretim tekniği” olarak değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden ele almak istiyorum. Çünkü bir öğretmenin derse nasıl başladığı, öğrenciye nasıl seslendiği, hangi hikâyeyi örnek verdiği bile toplumda kimin “duyulduğunu” ve kimin “görmezden gelindiğini” belirler.
---
Güdüleme: Öğretmenin Kalpten Başlayan Mesajı
Bir ders planında “güdüleme” bölümü genellikle şunun gibi yazılır:
> “Derse öğrencilerin dikkatini çekecek bir soru sorularak başlanır.”
> “Konuya ilişkin kısa bir video izletilir.”
> “Günlük yaşamdan örnek verilerek konuya giriş yapılır.”
Ama asıl mesele şu: Hangi örnek? Kimin hikâyesi? Kimin sesiyle?
Eğer öğretmen sınıfta yalnızca belli bir kültürün, cinsiyetin ya da bakış açısının örneklerini paylaşıyorsa, o zaman “güdüleme” artık motivasyon değil, dışlama aracına dönüşebilir.
Güdüleme, öğrenciyi “öğrenmeye çağırma biçimidir.”
Ama bu çağrı, herkese açık mı?
Bir kız öğrenci, bir engelli birey, farklı bir inançtan gelen çocuk da o çağrıda kendini bulabiliyor mu?
İşte toplumsal adalet burada devreye giriyor.
---
Kadınların Empatik Güdülemesi: Kalbe Dokunan Bir Başlangıç
Kadın öğretmenler (elbette genelleme yapmadan konuşuyorum) genellikle güdüleme kısmında empatiyi, ilişkileri ve duygusal bağ kurmayı merkeze alıyorlar.
Örneğin bir kadın öğretmen “doğa sevgisi” konulu bir derse şöyle başlayabiliyor:
> “Bir ağacın da bizim gibi yaşama hakkı olduğunu hiç düşündünüz mü?”
Bu cümle, sadece bir derse giriş değil, aynı zamanda duyarlılık aşılayan bir mesajdır.
Empati temelli güdüleme, öğrenciyi hem öğrenmeye hem de anlamaya yönlendirir.
Bu yaklaşımda “başarılı olmak” kadar “anlamlı hissetmek” de önemlidir.
Birçok kadın öğretmen sınıfta güvenli bir alan yaratmayı, öğrencinin “ben de varım” diyebilmesini sağlamayı güdülemenin merkezine koyar.
Bu da eğitimde çeşitlilik ve kapsayıcılığın en doğal yollarından biridir.
---
Erkeklerin Analitik Güdülemesi: Zihinle Kurulan Bağ
Erkek öğretmenlerin güdüleme yaklaşımı ise genellikle çözüm odaklı, stratejik ve analitik bir çizgi taşır.
Örneğin bir fen dersi öğretmeni şöyle diyebilir:
> “Bugün basit bir mıknatısla, dünya tarihini değiştiren bir buluşu anlayacağız.”
Bu tür bir giriş öğrencinin zihinsel merakını uyandırır, başarı ve çözüm duygusunu tetikler.
Erkek öğretmenler sıklıkla hedefi net belirler: “Bugün şu sorunu çözeceğiz, şu beceriyi kazanacağız.”
Bu, öğrenciye bir yön duygusu kazandırır.
Ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir eğitim ortamında bu yaklaşımın da duygusal zekâyla harmanlanması gerekir.
Yani analitik düşünceyle empatik duyarlılığın birleştiği bir “mix gaz” (bir önceki forum konumuza göz kırparak söylüyorum

---
Çeşitlilik: Herkesin Farklı Şekilde Motive Olduğu Gerçeği
Bir sınıfta herkes aynı sebeple motive olmaz.
Kimi öğrenci başarıyla güdülenir, kimi takdir edilmekle, kimi bağ kurmakla, kimi de kendini ifade edebilmekle.
O yüzden ders planında güdüleme kısmı sadece “ilginç bir etkinlik” değil, aynı zamanda “herkese dokunma çabası” olmalıdır.
Bir öğretmen şu soruları kendine sormalıdır:
- Bu örnek erkek öğrencileri mi motive ediyor, yoksa kız öğrencileri dışarıda mı bırakıyor?
- Kullandığım hikâye, farklı kültürleri temsil ediyor mu?
- Sınıfta kimler konuşabiliyor, kimler sessiz kalıyor?
Bu farkındalıklar olmadan yapılan güdüleme, sadece bilgiye değil, önyargıya da güç verir.
---
Sosyal Adalet Perspektifiyle Güdüleme
Sosyal adalet temelli bir güdüleme, öğrencinin dünyayı sadece “öğrenmek” için değil, dönüştürmek için anlamasına yol açar.
Mesela bir matematik öğretmeni oran-orantı anlatırken şöyle diyebilir:
> “Bugün sayılarla adaleti tartışalım. Bir ülkede kaynakların nasıl dağıldığını anlamak da orantıdır.”
Bir tarih öğretmeni şöyle diyebilir:
> “Bugün geçmişteki eşitsizlikleri öğrenmek, gelecekte adil kararlar alabilmemiz için önemli.”
Güdüleme, böyle yapıldığında artık sadece “derse giriş” değildir; yaşamla bağ kurma biçimidir.
Bu, öğrenciyi yalnızca bilgiye değil, vicdana da yönlendirir.
---
Güdüleme Yazarken: Duyarlılık Rehberi
Bir öğretmen olarak ders planında güdüleme yazarken şunlara dikkat etmek fark yaratır:
1. Cinsiyet kalıplarından kaçın: “Erkekler mantıklıdır, kızlar duygusaldır” gibi klişelerden uzak dur.
2. Farklı kültürleri görünür kıl: Örneklerde tek bir yaşam tarzı ya da kimliği merkeze alma.
3. Empati kurdur: Konuya sadece bilgi değil, insani bir bağ üzerinden giriş yap.
4. Eşit katılımı teşvik et: Soruları herkese yönelt, sadece yüksek seslileri değil, sessiz düşünenleri de dahil et.
5. Adalet duygusunu hissettir: Öğrenmenin herkes için bir hak olduğunu hatırlat.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Güdüleme Cümleniz Ne Olurdu?
Sevgili forumdaşlar,
Bir ders planı hazırladığınızı düşünün. Konu önemli değil; ister fizik olsun ister felsefe.
Peki güdüleme kısmına ne yazardınız?
Öğrencilerin kalbine mi dokunurdunuz, merak duygusuna mı, yoksa adalet hissine mi?
Belki de en iyi güdüleme, yazılan bir cümlede değil, öğretmenin tavrında gizlidir.
Sınıfa “hoş geldiniz” derken bile bir insanın dünyaya bakışını değiştirebilirsiniz.
Sizce güdüleme sadece bir öğretim aracı mıdır, yoksa toplumsal dönüşümün küçük ama güçlü bir kıvılcımı mı?
Hadi, kendi “güdüleme” örneklerinizi paylaşın —
belki hep birlikte daha adil, daha empatik ve daha ilham verici bir eğitim anlayışı oluştururuz.
